Çarşamba, Temmuz 27, 2011

ne yani siz istediniz diye gelmek zorunda mı, ya da siz istediniz diye aramak, siz istediniz diye konuşmak, siz istediniz diye sevmek zorunda değil ya..

tüm insanlar YALNIZDIR...sen ben ya da o hepimiz aynı değilmiyiz aslında. hepimiz birbirimize körü körüne aşık olup sonra gözlerimizdeki sargılarını ilk gerçekte çıkarmazmıyız. yalnızız işte. her halimizle..düşüncelerimizle yalnızlığı başlatırız, sonra bakışlarımızla, dokunuşumuzla..sonra tek başımızayızdır artık. sessizlikten bile ayrılmak isteriz. bu dünyadan evrenden gitmek isteriz. yok olmak. kendimizi de istemeyiz bu yalnızlıkta..yalnız olcaksak kendi düşüncelerimizi bile dinlememeliyiz. zaman zaman yeni birini tanırız. aşık oluruz..gider..yine yalnızız..bir süre sonra yalnızlık alışkanlık olur..kendimizi bile unuturuz. ne başka birini isteriz, ne kendimizi..

Perşembe, Temmuz 21, 2011

gitmek gitmektir işte hepsi bu..

avuçlarımı açtım ılık ılık damlayan yağmur avuçlarıma doluyordu. gözyaşlarımmıydı onlar. adımlarını duyuyorum hala. biri uzaklaşıyor bu kentten. biri terkediyor bu kenti.. elinde geçmişini de sıkıştırdığı bir bavul ve anılar..arabanın kapısını açtı şimdi..vazgeçermi diye bekliyorum. gitsem mi peşinden. koşsam..nefes alışını duyabiliyorum. yağmurun altında sigarasıyla duruyordu öylece. boş boş bakıyordu. üzgün mü anlayamadım. gitmekten vazgeçsin diye içimden dua edişim haykırışım artıyordu. duymasını bekliyordu bir yanım. bağırmak istiyordum sesim çıkmıyor nefes alamıyordum. yürümeye kalktım. olduğum yere yığılıp kalmışım. gözlerimi açtığımda hala aynı yerdeydim. rüya olduğunu sandığım şey gerçekti. yağmur dinmişti. etrafta hiç kimse yoktu. gitmişti. bir veda bile etmeden..

keşke...

elini uzattı. şaşırdım..tutsam mı diye düşündüm bi an. sonra kararlı bi şekilde yaklaştım ve elini tuttum. kendine doğru çekti beni, sarıldı. çok huzur vericiydi ona sarılmak. bırakamadım. o da anladı baktı ve gülümsedi. utandım.. veda vakti gelmişti. dolmuş yaklaştı..bi ona bi dolmuşa baktım. kararsızdım. gitmesemmi diye düşündüm. gitmesem, hep öyle ona sarılı orda yaşlansam diye düşündüm içimden.. ama o çoktan bırakmıştı elimi. üzülerek araca bindim. camdan dışarı baktığımda bana baktığını farkettim. gülümsedi.. el salladı ..ardına bakmadan uzaklaştı.. son sözleri hala kulağımda "Çocuklara iyi bak"..:) ağzım kulaklarımda yerime oturdum. gülüyordum mutlu olduğumu sanarak. aslında keşkelerimi yine yanıma almıştım. keşke diyordum. keşke söyleseydim.. sonra susturdum kendimi. boşver ne farkedecek dedim. hiç birşey farketmemişti. haklıydım...

ne diyorum ben...

yarayı kaşımak ne tatlı gelir insana. kaşıdıkça canı yanar ama bi o kadar da kaşıyası canını yakası gelir bir yandan. tıpkı hayatında yaptığı seçimlerde de bunu yapar insan. birine aşık olur ama onu terkeder canı yana yana bırakıp gider onunda canı yanıyorsa eğer daha da uzaklaşmayı seçer. sever ama acı çektirir. mantıksız gelir düşünce ama her seferinde aynı şeyi yapar. sevdiğini terkeder, sevmediğini sever gibi yapar. içinden geldiği gibi neden yaşayamaz insan anlamam. ben içimden geldiği gibi mi yaşıyorum. aşkından ölsem gidip söyleyemem bile:) sahi söylesek çok mu küçülürüz o insanın gözünde yoksa çok mu seviliriz dürüstlüğümüzle. ya da gülüp geçer mi karşındaki. bilemeyiz.. birini kırmak ne kolay oysa. ya kazanmak o kadar zorki. bi kere elinizden kaçıp giden uçurtma gibidir aslında aşk. yakalayınca sıkı sıkı tutmak yerine iplerini gevşek tutarız ya da sert rüzgarlara emanet ederiz. sıkı sıkı sarmış olsak o sadece bizim olacak oysaki. yanımızdan ayrılmayan gerçek bir yürek. ne yani köle mi olcak. aşk da kölelik değilmi. bile bile esaret ya da ateş deilmi. her neyse...

Pazartesi, Ocak 24, 2011

Ne yapsam ne yapsam bir hamak alıp sallansam, kurtulurmuyum bunalımdan, hamakta sallansam...:)

"Yaşanmalımıydı tüm bu saçmalıklar yoksa olduğumuz yerde saysak çok daha mı mutlu olurduk?" son günlerde kendime sorduğum klasik sorulardan biri diyebilirim. Kafamın karışıklığı hayatımın da karışmasına mı neden oluyor yoksa hayat mı çok karışık ben mi içinden çıkamıyorum bilemiyorum. Ama bildiğim tek şey varsa biz hayatla pek anlaşamıyoruz. Aslında anlaşılması çok güç biri değilimdir, çok kolay da sayılmam fakat son günlerde ne düşündüğümü ne düşünmem gerektiğini ne yapmam gerektiğini bile bilmeyecek kadar da şaşkınım. Gelecek adına ne yapmak istediğimi bile tam bilmiyorum. Bi gün çok kararlı ne yapmak istediğini bilen biri oluyorum ertesi gün bi kalkıyorum amaan hayat nereye götürürse diyorum sonraki gün diyorum kendime sen tam da bunu yapmalısın...şeklinde giden karma karışık biri çıkıyor bi anda ortaya.

Çarşamba, Aralık 01, 2010

Perşembe, Kasım 04, 2010

Kelimeler...

Öyle zamanlar olur ki boğazınızda acı bi tat veren kelimeler vardır dışarı çıkmayı, söylemenizi ve haykırmanızı bekleyen. Bu günlerde bu acı tat var ağzımda, tüm bedenimde. Bağırmak, haykırmak istiyorum fakat her seferinde sesim kısılıyo, kelimeler düğümleniyor birer birer boğazımda. nefes alabilmekse çok zor. Olabildiğine güçlü haykırmak, kusmak istiyorum içimdeki bu düğümleri, bu kahrolası terkedilmişlikleri, kahrolası ayrılıkları.
Zor diyordu. Ne zordu. Doğrular mı, sevgiler mi. Yoksa yaşanmışlıklarmı. Geçmişi unutmak mı, yeni bi gelecek mi...Neydi zor olan. zor ne biliyor musun? zor, bırakıp giderken tüm benliği de bırakabilmekti. Ruhunu bırakıp, bedeni götürmekti. Zor buydu, sen kolayı seçtin.
Unutmaya çalışıyordun. Unuttun mu? Bence unutmalıydın da. Bende o zaman daha rahat düşünürdüm geçmişi. Daha rahat severdim ruhunu sen yokken. niye biliyormusun, varlığınla ruhunu daha da kirletiyorsun seni daha az seveyim diye. Daha çabuk unutuyum diye senin gibi. Daha basit bi son olsun diye.
Gitmek..Gitmek, kurtuluş mu, yoksa kaçış mı? Gidince mutlu olacaksan tüm gidişlerinin ardında dururum. Eğer bensiz mutluysan, git ve kendi dünyanda mutlu kal.