Salı, Aralık 18, 2007

Sende Benim Kadar Gerçekleri Görüyorsun!!!

sezen aksu!!! her zamanki gibi harika şarkılarıyla yine beni ağlattı..bu sefer evde oturmuş dinlerken değil de harika bir filmle..filmin adı "O Kadın". Şimdiye kadar izlediğim filmlerden en iyisi ve en farklısı diyebilirim. Ve beni ağlatann..Bazen dudaklar konuşmaz gözler konuşur dediğimiz anları ne güzelde yansıtmışlar filme...sende benim kadar gerçekleri görüyorsun dedikçe gözlerimden yaşların nasıl boşaldığını hatırlıyorum.o sahnede ağlamayan yoktur bence.. Filmden bu kadar etkilenmemi sağlayan şeyse filmde oyuncuların konuşmaması ama sözleri şarkıların anlatması...
FİLMİN WEB SİTESİ: http://www.okadin.com/



O Kadın!

Filmin o kadını Yeşim (Selin Demiratar), kariyer sahibi ve varlıklı bir moda tasarımcısıdır. İşadamı Bülent (Burak Hakkı) ile uzun zamandır süregelen beraberlikleri evlilikle sonuçlanmak üzere iken Yeşim, Okan’la (Tardu Flordun) karşılaşır. Bir müzisyen olan Okan’ın özgür, gizemli tavırları Yeşim’i cezbeder. Nokta konamayan ilişkiler ağı, üç insanın hayatını bilinmeyen bir kadere sürükler. Sonuçta hayatın içinden gelen bu aşk hikayesi, içinde herkesin haklı olduğu, herkesin yaralı olduğu bir çıkmaza girer. Bu yoldan çıkışı ise bilen bir kişi vardır: Yeşim…


filmden bazı kareler...






sezen aksu-biliyorsun

hayat bazen öyle insafsız ki
küçük bir boşluğundan yakalar
hissettirmez en zayıf anında
seni ta yüreğinden yaralar
ellerin kolların bağlansa da

başında kasırgalar kopsa da
sen tüm gücünle karşı koysan da
seni acımasız sevdaya salar

sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
beraber olamayız benim gibi biliyorsun
bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun

sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
beraber olamayız benim gibi biliyorsun
bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun

haklısın biraz geç karşılaştık
oysa hiç konuşmadan anlaştık
bazı şeyler var ki söylenmiyor
biz senle sözleri susarak aştık

insan acılarla kıvransa da
ve o aşkta bir daha doğsa da
dünyasını yeniden kursa da
düşler ve gerçekler ayrı ayrı yaşar

sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
beraber olamayız benim gibi biliyorsun
bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun

sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
beraber olamayız benim gibi biliyorsun
bir başka dünyanın insanısın yavrucağım
sen kendi dünyanın toprağında büyüyorsun...






Cuma, Kasım 30, 2007

AŞK

Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Her şey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti...

Yan yana gidip de bir süre
Ayrı yönlerde uzaklaşan
İki tren gibi...

ATAOL BEHRAMOĞLU
yazmayalı da baya olmuş nasıl da çabuk geçiyo günler.
Günler çabuk geçiyor ama yaşananlar o kadar da az oolmuyor. günler geçtikçe biriken bişeyler oluyo hep. ama hep söylenmek istenen ama söylenemeyen cümleler kalıyor insanın içinde hep bir yanında düğüm düğüm olmuş kelimeler. Çözülmeyi bekleyen fakat hiç bir zaman açılmayacak açılmaya cesareti olmayacak kelimeler. Hayat o kadar garip ki ne zaman ne yaşayacağın belli olmuyor. bazen de biz de hayat gibi garip oluyoruz ne zaman ne yapacağımızı bilmeden hareket ediyoruz. sonra dönüp arkaya baktığımız da bunu ben yapmış olamam diyoruz ama çoktan bitmiş oluyor. çok mu zordur insanın içinden geçenleri söylemesi. çok mu korkar insan alıcağı tepkiden ya da çok mu utanır duyacağı kelimelerden. keşke başkalarının aklını okuyabilseydik o zaman belki bu kadar zor olmazdı hayat ya da kim bilir belki daha da kötü olurdu. hep ikilemler de kalıyorum şu günlerde. hep kesin bi karar vermekte zorlanıyorum. bilmiyorum sorun benden mi kaynaklanıyor yoksa herkez mi benim gibi oluuyo bazen. bi de çok soru sormaya başladım hayata karşı ama hep cevabı olmayan ya da kendimce cevaplayacak olmayan sorular bunlar sanki.
Şunu farkettim bi de bu günlerde sizle aynı sorunları sıkıntıları yaşamayan insanlar sizi anlamak için bir çaba sarf etmiyorlar yada onlara göre sizin bu düşünceleriniz abartı olarak geliyor.


Oyle Sarhos Olsam ki
bir an seni unutsam
unutsam bugunleri
yarinlari unutsam

Oyle Sarhos Olsam ki
bir daha ayilmasam
hersey bir rüya olsa
unutarak uyansam

Oyle sarhos olsam ki
bir daha ayılmasam
hersey bir rüya olsa
unutarak uyansam



Salı, Ekim 02, 2007

yeni başladık yafruuuuuuuuuuuu:D

evt yeni başladık daha dur acelen neeee???
kendime söylüyorum bunu çünkü heryıl dersler başlamış geçmiş gitmiş umrunda olmayan ben bu yıl fotokopi peşinde koşmaya başladım hemde şimdidenn!! hatta bugün milli kütüphaneye gidip bilgisayar dersi için araştırma falan yaptık. aslında dersi sevdiğimden de değil de hoca internet kaynağı istemiyo.bizde paşa paşa gittik kütüphaneye..nası bi koşuşturmacaysa canımız çıkmış eve gelince anladım. daha yapılcak bi ton ödev daha çıkıo şimdidenn.. diorum ya yeni başladıkk yafruuu:D daha çokkk fırın yicen sen..bizi ekmek kesmio artık :P neyse benim kuzu kuzu derse dönmem gerek. stres yönetimi araştırma konusunun bana bi faydası olurmu onu düşünüyorum bi yandan da:D anlıyorum ewt ders çarptı beni...neyse daha fazla çarpılmadann..byessssssss.............

Cuma, Eylül 28, 2007

Hayellerim o kadar zor ki!!!Bunlar için zaman da yokki!!!

Çizdiğim sınırlar öyle geniş ki
Çizdiğim ben öyle derin
Hayellerim o kadar çok ki
Bunlar için çabam da yok ki
Bir yanda mutlu ben
Bir yanda çaresiz ben
Bir yanda çaresiz, sevgisiz, ümitsiz
Bir yanda gülen ben
Bir yanda boşlukta, hevessiz
Neresindeyim hayatın
Neresindeyim kadınlığın
Neresindeyim bu aşkın
Korkuyorum kendimden
Sebepsizim kendimce
Tepkisizim gidenlere
Çelişkim kendi içimde
Neresindeyim ben aslımın
Çizdiğim yollar öyle düzensiz ki
Bindiğim gemi bile yelkensiz
Hayellerim o kadar zor ki
Bunlar için zaman da yokki

ASLI

beni anlatıo bu şarkı sözleri.BEN neresindeyim HAYATIN??

Perşembe, Eylül 20, 2007

~TomorroW~

And I wanna believe you,
When you tell me that it'll be ok,
yeah I try to believe you,
But I don'tWhen you say that it's gonna be,
It always turns out to be a different way,
I try to believe you,
Not today, today, today, today...

I don't know how I'll feel,
tomorrow, tomorrow
I don't know what to say,tomorrow, tomorrow,
yeah, it's a different day,tomorrow,

It's always been up to you,
It's turning around,
It's up to me,
I'm gonna do what I have to do,
just don't

Give me a little time,
Leave me alone a little while,
Maybe it's not too late,
not today, today, today, today, today...

I don't know how I'll feel,
tomorrow, tomorrow
I don't know what to say,
tomorrow, tomorrow,
tomorrow its a different day....

And I wanna believe you,
When you tell me that it'll be ok,
Yeah I try to believe you,
Not today, today, today, today, today...
Tomorrow... it may change .....


İçimde bir şey var bu akşam
Beyazlar karardı bir anda
Sen orda benim çok dışımda
Uzaklar çoğaldı bir anda

Pazartesi, Eylül 17, 2007

...okuulllll...





Ewet doğru anladınız okul açıldı bugün maaleseff..şimdi nie maalesef diorum anlıcaksınız.okulu özlemiştim aslında ama bugün ilk dersimden çıktıktan sonra özlemekten vazgeçtim. Çünkü ilk günden dersin bütün dönem beni delirteceğini anlamış oldum. Hoca bu dönem boyunca yapıcakrımızı söylediğinde yazın bu dersi neden almadım diye yakınıp durdum bütün gün. Şimdiden tırstım valla:) neyse canım işte bi de kitap okumamız gerektiğini öğrendim ama buna hiç üzülmedim kitap okumak kadar eğlenceli bişey yoktur bence. bu kitap Gelişim Ve Öğrenme dersine de faydası olacağı söylenen Küçük Ağaç'ın Eğitimi adlı kitap.









kitabın içeriği ise;




Sevgiyi, duyarlılığı, dürüstlüğü, samimiyeti Kızılderili mantığıyla işleyen muhteşem bir kitap...


Egemenlik ve güç tutkusu peşinde koşan Beyaz Adam'ın acımasızca yok ettiği Çeroki'lere ithaf edilen bu kitap, insanı 'umursayan', acılarını 'paylaşan', yaşamın bütünselliğini 'savunan' bir kültürün mesajı...


Evrensel dostluk ve barışın hikâyesi...


İnsani duyarlılığın görkemli direnişi...


Yüzeysel ve mekanik ilişkilerin hakim olduğu günümüzde, yitirilen değerlere saygı duruşunda bulunma denemesi... Heidi, Küçük Prens, Şeker Portakalı ya da Martı'daki samimiyeti, dürüstlüğü özleyenler; coşmak, sevmek, özgür olmak, hüzünlenmek, doya doya ağlamak isteyenler için... En çok da kitle iletişim araçlarının kölesi olanlar, yaratıcılığı körelten eğitimi sorgulamak isteyenler için...








BU GECE EN HÜZÜNLÜ ŞİİRLERİ YAZABİLİRİM



Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: "Gece yıldızlardaydı
Ve yıldızlar, maviydi, uzaklarda üşürler"
Gökte gece yelinin söylediği türküler
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Hem sevdim, hem sevildim, ya da o böyle söyler
Bu gece gibi miydi kucağıma aldığım
Öptüm onu öptüm de üstümde sonsuz gökler
Hem sevdim, hem sevildim, ya da ben böyle derim
Sevmeden durulmayan iri, durgun bakışlı gözler
Bu gece en hüzünlü şiirleri yazabilirim
Duymak yitirdiğimi, ah daha neler neler
Geceyi duymak, onsuz daha ulu geceyi
Çimenlere düşen çiy yazdığım bu dizeler
Sevgim onu alakoymaya yetmediyse ne çıkar
Ve o benimle değil, yıldızlıdır geceler
Yürek zor katlanıyor onu yitirmelere
Uzaklarda birinin söylediği türküler
Bakışlarım kovalar onu tellim her yerde
Bakışlar sanki onu bana getirecekler
Böyle gecelerdeydi ağaçlar beyaz olur
Artık ne ben öyleyim ne de eski geceler
Sesim arar rüzgârı ona ulaşmak için
Şimdi sevmiyorum ya, eskidendi sevmeler
Şimdi kimbilir kimin benim olduğu gibi
Sesi, aydınlık teni, sonsuz uzayan gözler
Sevmiyorum doğrudur, yürek bu hâlâ sever
Sevmek kısa sürdüyse unutmak uzun sürer
Bu gece gibi miydi kollarıma almıştım
Yüreğimde bir burgu ah onu yitirmeler
Budur bana verdiği acıların en sonu
Sondur bu onun için yazacağım dizeler




Cumartesi, Eylül 15, 2007

Perşembe, Eylül 13, 2007

Ratatuy (2007)





~Ratatouille~








Fare sevmeyen arkadaşlar için söylüyorum bu filimde seviceksiniz:) ben sevdim gerçekten...

Filmin fragmanını izleseniz bu söylediklerime katılacaksınız bence.Yapımı bi o kadar zahmetli bu filmin nasıl yapıldığını merak ediyorsanız filmin internet sitesine yani disney.go.com/disneypictures/ratatouille/ adresini ziyaret etmeniz yeterli olucak. Gelelim bu sevimli filmin konusuna ;

(http://www.ntvmsnbc.com/news/418154.asp adresinden alınmıştır).


Remy, sahip olduğu eşsiz yeteneğiyle aşçı olmak için yanıp, tutuşan bir genç. Ancak önünde kocaman bir engel var.O bir fare!!! Çöplerle beslenen bir fare için ailesini de karşısına alarak böyle bir mesleği yapmak başlı başına bir hayal! Ancak kaderin cilvesinin onu Paris kentinin altındaki kanalizasyon sistemine düşürmesiyle birlikte, Remy’nin de hayalleri gerçeğe doğru yol almaya başlar. Kendisini artık yaşamayan ünlü aşçı Auguste Gusteau’nun yarattığı lüksbir restoranın tam altında bulan sevimli fare Remy, artık hayallerine çok daha yakındır. Restoran’ın çöplerini döken Linguini ile sıra dışı bir dostluk kurmayı başarır ve müthiş yetenekleri Linguini tarafından keşfedilir. Remy’nin kimseye görünmeden Linguini’yi yönlendirerek başlayan mutfak maceraları, Paris’in damak lezzeti dünyasını bile altını üstüne getirecek olağanüstü heyecanlı olaylar dizisine dönüşür. Ancak Remy artık büyük bir ikilem içindedir. Ya hayallerini takip ederek bu yolda sarsılmadan ilerleyecek ya da hayallerinden vazgeçerek hayatının sonuna kadar basit bir fare olarak yaşayıp gidecektir. Yaşadığı bu sıra dışı serüven sırasında dostluk, aile, hedef belirleme, tercihlerinin sorumluluğunu yüklenme gibi çok önemli kavramları öğrenirken, kendi kişiliğini de daha iyi tanıma fırsatı bulacaktır.



Türkçe dublajlı olarak beyaz perdede


Finding Nemo (Kayıp Balık Nemo), The Incredibles (İnanılmaz Aile) ve Cars (Arabalar)’ın yaratıcısı Pixar’ın bu yepyeni animasyon filminin senaryosu, Oscar ödüllü Brad Bird tarafından kaleme alınmış. Rengarenk karakterleri ve birbirinden güzel özgün Fransız stili arka planlarıyla beklenmedik keyiflere yelken açan, eşi benzeri görülmemiş eğlenceler vaat eden Ratatuy, Türkçe dublajlı olarak beyaz perdede.



Orijinal Adı : Ratatouille
Yönetmen : Brad Bird Senaryo : Brad Bird


Oyuncular : Patton Oswalt, Ian Holm, Lou Romano, Brian Dennehy, Peter Sohn, Peter O’Toole, Brad Garrett, Janeane Garofalo, Will Arnett


Yapım Evi : Pixar Animation Studios


Ülke : ABD


Dil : İngilizce Süre : 110’


Tür : Animasyon / Komedi / Aile



Cumartesi, Eylül 08, 2007

vizyondakiler





şuan da sinemada gösterimde bir film var ki gerçekten harika bir film.izlemeyi o kadar çok istiorum ki gösterimden kalkmadan kaçırmamayı düşünüyorum. bu film tabiiki de 'AşkınKitabı'(Becoming Jane). Harika bir filme benziyo bence. Filmin internet adresi: becomingjane-themovie.com mutlaka bakın bence. Filmin özetiyse şu şekilde verilmiş bir sitede: Anne ve babası Jane Austen’ın 1795 İngiltere’sinde para karşılığı bir evlenme yapmasını arzulamaktadır. Tom Lefroy’un, zekâsı ve cüretkârlığı genç kızın merakını uyandırır. Jane, Lady Gresham’ın yeğeninin teklifini geri çevirip, ailesinin otoritesine ve sosyal adetlere karşı gelebilecek midir? Aşkın Kitabı’nda, edebi dehanın basamaklarındaki genç bir kadının, hayatını ve eserlerini aşk için riske atması anlatılıyor.




filmden bazı kareler....










tabi şunu da eklemeyi unutmuşum Aşk ve Gurur filmiyle benzerliğiyle de dikkatimi çekti doğrusu.

Çarşamba, Eylül 05, 2007

okulu çok özlediiimmmmmmmm

Başlıktanda anlaşıldığı gibi ben okulu çok özledimm..Nedense her yıl bana tatiller kısa gelirken bu yıl tatil baya uzun gelmeye başladı.Dağ başındaki okulumu okulun öğrencimsi ayılarını ve diğer çeşit insanları bilem özledim yahu:) tabi hoca kılığındaki tipleri de unutmayalım.Ama onlar olsada yokmuş sayıyoruz genelde:) Ama en çok özlediğim şeyse arkadaşlarla çimlere uzanıp sohbet etmek, gülüşmek...Tabi sınavları özlediğimi söyleyemem ama sınav zamanında arkadaşlarda toplaşıp sabahlara kadar kikirdeye kikirdeye ders çalışmayı özledim.o sohbetlerin sınavlara ne kadar faydasının olduğu kesin. bi de bu ev de geçen zamanların gün geçtikçe daha da uzamaya başlaması can sıkıntımı daha da artırmaya başladı.Kendimi de bu konuda suçluyorum aslında çünkü yazın yapılacak o kadar çok şey olmasına rağmen ben evde tembellik yapmayı tercih ettim ve sonunda bu tembellikten çok sıkıldım..şimdiden gelecek yaz için o kadar çok planım varki zaman yetmio adeta:P e öle oluo zaten ..plan yap ve uygulama en güzeli...bu yıl ki derslere biraz katkısı olur diye yeni bir kitaba başladım ismi Zaman Yönetimi.isminden de anlaşıldığı gibi kitap planların öneminden bahsedio hem de bana. benim yaptığım belli planla ve uygulama :) kitaba dönersk kitap daha çok iş yerinde çalışanların verimini artırmayı ve bunu yaparken zamanımızı daha az nası harcarız sorularına cevap veriyor ve kitabın bize faydası ise bu zaman yönetimini günlük hayatımıza da uygulayarak daha çok kendimize vakit ayırabilmemizi sağlıyor. Ya aslında böle kitaplara gerek yoktur günlük hayatta plan yaparken ama kişisel gelişim için gerekli napalım elimiz mahkumm okucaz:).....

Cumartesi, Eylül 01, 2007


Cuma, Ağustos 31, 2007


BİR FOTOĞRAFA


Karşımdasın işte...

Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.

Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.

Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.

Tıkandığım o an,

Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,

Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.

Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.

Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.

Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,

bitti artık hepsi...



Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.

Bakış açım belli oldu yine.

Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.

Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.

Dağlara çarptım her esişimde.

Yollara küfrettim her gidişinde.


Demiştim sana hatırlarsan:

“Önemli olan ‘zamana bırakmak' değil,

‘zamanla bırakmamak'tir..”

Şimdi bana, geçen o zamanın

Unutulmaz sancısı kalır


Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?

Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim... ‘'


NAZIM HİKMET





Perşembe, Ağustos 30, 2007

bir arkadaş maille atmış bu fotoyu bana .gerçekten de ilginç olmuş deilmi:D
yanlış anlaşılmasın ama bu resmi çekse ne olucakki sanki..ama yine de beğendim doğrusu:D

doğum günümden kalma fotolar...pastam:D







o gün benim için en güzel hediye sevdigiydi..bunu bana veren tüm herkezi çok seviyorumm....
bu arada pastamda küçük brovniler gibi çıkmış resimde..(hehe)...küçük deell:p


Çarşamba, Ağustos 29, 2007

işte öle bir şey

bugün kimse telefonumu aramayınca anladım ki gerçekten bitmiş bişeyler var hayatımda..

hep yalnızlıktan bahsedip duruyorum belki ama ben gerçekten yalnızım sen olmayınca...ama gerçekten yapabileceğim hiç bişey yok inan buna...ben bitirdim bazı şeyleri güzel duyguları, yaşanmış anıları, geleceği ... herşeyi.ben bitirdim başlıcak güzel günleri, yeni hayatları..
sende haklısın artık uzak kalmakla tüm bu olanlara tüm bu yaşananlara..senin de dediğin gibi hayat devam ediyo ve yaşamaya değer.sen alışmışsın artık bu duruma ama bak ben hala alışamadım alışamıyorum da..alıştığımı sanıp kendimi kandırıyorum bi gün, bi gün sen aklıma geliyosun yine başlıyorum anılarda yaşamaya, hayattan kendimi soyutlamaya..şimdi o kadar kopuk yaşıyorumki hayattan hiç bir şeyin eskisi gibi tadı yok sensiz.en sevdiğim parfümümü bile sıkmaz oldum artık.. ama ben o kadar alışmıştım ki senli bi hayata ama artık bu alışkanlığımdan vageçmek zorundayım elimde olmadan. sen mutlusun ve bende senin mutlu olduğu bilerek yaşıcam artık..hep hakettiğin gibi yaşarsın umarımm..

Perşembe, Ağustos 23, 2007

...kaplıca işkencesii...

tatil tatil derken onu da bi şekilde bitirmiş bulunmaktayız..
tatil denince akla ilk sessizlik sakinlik huzur gelir(ya da sadece bana öle gelir).ama ben bu umutlarla tatile başlamıştım ki başta annem saolsun diğer oyuncuları saymıcam bütün tatilimi berbat ettiler... tatile apartman kanalizasyonunu ve evin kırık fayanslarını yenilemekle başlayarak işkencenin açılışını yapmış bulunduk..apartman kanalizasyonu bitti bi şekilde ama ewdeki kırık fayanslar biticek durumda deillerdi..bizde mecburen yeni fayans döşetmekle işe başladık ama keşke başlamasaydık..günler süren bu fayans değiştirme işi ve ustaların yavaşlığı ve bu konudaki aptal fikirleri bizi çileden çıkarmaya yetti diyebilirm..sonunda biten fayans işi bize baya bi pahalıya patladı ama..
gelelim ikinci tatil işkencemizeç: kaplıcalara gitme fikri...
bu fikrin kimden çıktığı önemli deil..önemli olan tatilin bi kısmının zorla ele geçirilmesi ve zorla kaplıcaya gidip yazın ortasında sıcak suda haşlanmaya ve dağ havasında grip olmaya başlanması..sıcak sudan nefret ederim ama gittik işte..haşlama olduk geldik..
geri kalan tüm işkenceler devam etmekte..tatil bitince okul açılınca hiç hızını kaybetmeden aynen devam:P :)

........yine ....



yalnız kaldıysann..........

yalnızlığa alışsam iyi olucak galiba...
sensizliğe de alışsam ne iyi olurdu deil mi??..
ama olmuyor maaleseff...
söyleyince ne de kolay geliyo insanlara bu yaşananlar olup bitenler..ama kimse gerçek yüzünü öğrenmeye cesaret etmio..belki de biliyodur yaşananları belki de o da yaşamıştır tüm bu olanları o yüzden uzak duruyordur yaklaşmaktan konuşmak tan hatta bakmaktan..
ama gelse konuşsa...
yalnızlığımı paylaşsa ne olur kii..
belki o da kalabalıklar içerisinde yalnız hissediyodur kendini..
içinde bir boşluk varmış gibi hep o boşluğu doldurmaya çabalıyodur ama ...hep gelenler gidiyodur bir şekilde uzaklaşıodur hayatından tekrar tekrar tekrar...
yine yalnız yine yalnızz...
kimse anlamıyodur yine yine..
kimse gelmiodur çalmıodur kapısını , aramıyodur telefonunu...
......ve pişman oluyodur yaptıklarından ..
keşkelerle dolu cümleler kurmaya başlıodur hep...keşke yapmasaydım keşke arkamı döndüğümde bi sans daha verseydim diodur kendine..
ama giden gitmiştir ve dönmüyodur tekrar..artık çok geç diodur..ve yine aynı koyu karanlık bir yalnızlığa mahkumdur hayat.....












Salı, Temmuz 03, 2007


yeni bi kitaba başladım adı Zahir, Paulo Coelho nun bir kitabı.güzel olabilir diye düşünüyorum..okuduktan sonra yorumlarımı da belirticeğim.aşağıda kitabın arka kapak yazısı bulunmakta...


.....'Seni kendimden bile daha çok seviyorum.' Eğer bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim, çünkü bu aşk beni rehin aldı......


Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur. Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar, Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte Fransa'dan İspanya'ya, Hırvatistan'dan Orta Asya steplerine uzanan bir yolculukta bulur kendini. Bu büyülü yolculuk giderek bir 'iç yolculuğa' dönüşecek, yazar yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek, yaşamına yeni değerler biçecektir...Zâhir'i okuduğunuzda, kader, ün ve evlilik hakkında yeniden düşünmeye başlayacaksınız.

Çarşamba, Haziran 13, 2007

okul bitti dert bitmiyor....

başlıktan da anlaşıldığı gibi acıların çocuğu (küçük emrah)modunda geziyorum bu aralar.etrafımdaki insanlar da bu şekilde bu aralar..herkez napcam ben modunda:) ...okul bitti dert bitmiyor derken de yaz okulundan bahsediyorum.bütün yıl yaptığım tembellikler bana yol,su, elektrik olarak geri dönüyor galiiba..seneye de verirsin diyenlere şöle bi cvbım var hiiiçç çekemem ben beyhanı da muhasebeyi de..onla bitse neyse bi de başka ders çıkarsa ben huni takıp gezmeye başlıcam şimdiden:) okul bitti ve bennnn sevinemiyorumm yaa:(
neyse ya kalan sağlar bizimdir diyerek kendimizi avutmaya devam edicez bütün yaz..artık seneye aklımızı başımıza alıcaz..

!DüN GeCe BiR Rüya GöRdÜm!

SeVdİğiN İnsan İçiN NeLeRi Göze AlırDın?

dün film izlemeye karar verdim ve elime geçen ilk filmi izledim ve çok beğendim. 'dün gece bir rüya gördüm' dü filmin ismi. sevginin hayatımızı gerçekten nası değitirebildiğini gösteren bir film. filmin ilk başta saçma ya da sıkıcı geldiğini de düşünebilir ve izlemekten vazgeçebiliriz ama sonlara doğru herkesin gözünde mutlaka bir damla yaş olucaktır.hepimizin her gün televizyonda karşılaştığı olaylardan biri de olabilir aslında ya da hayatın gösterilmeyen tarafı da diyebiliriz...belkide ben öle sandım..ama beğendiğimi sölemeden de geçemiceemm..filmin kapağında şöyle bir söz varki filmi özetlemeye yetiyor: 'Aşk, herşeye rağmen hayata yeniden başlama gücü armağan eder.'......

Pazar, Mayıs 20, 2007

öle bi içimden geldi..

hayat..

bu aralar hayatla aramda sürekli bi çatışma var.bazı konularda kararsız kalışımın cezasını çektiriyo gibi bana.ama ben herşeyin daha güzel olması için çabalıyorum sadece ama yine de istediğim her şey ters gidiyo.bunu etrafımdaki insanlarla paylaştığımda biraz daha sabretmemi ve hayat için çok acele ettiği söylüyorlar.ben bunun doğru olmadığına inanıyorum çünkü biras daha önceden hayat için bişeyler yaparsak daha sonra geçen zaman için üzülmeyiz.

ama bazen öle bişeyler giriyoki hayatına geçen zaman hiç de boşa geçmiş olmuyo.
ama geçen güzel günler güzel anılar olsa da hepsi bi gün gelip geçio..

Salı, Mayıs 01, 2007

taslaklarda kalmış bir yazıı

sonunda şenlikler bitti!!(başlayamadan)




bahar şenlikleri gelio gelio diye seviniyoduk ama bu yıl hiç beklemediğim gibi geçti şenlikler.her zaman olduğu gibi eve geç gelememe gibi problemim vardı ve şenliklerin iyi kısımları olan akşamları hep kaçırdım.ama her okulda olduğu gibi bizim okulda da bazı gereksiz arkadaşlar ve onların peşlerindekiler (kuyruklarımı denir ya da yalaka mı denir bilemicem) kendilerini bi halt sanan tipler şenlik havasını bozmakla kalmayıp bazı gereksizliklerde yaparak iice tadımızı kaçırmayı başardılar bende sinir ola ola ewe gittim erkenden. ama yine de benim için en iyi şenlik sevdiğim insanlarla çimlerin üzerinde yayılıp çene yapmaktı.

.

Cuma, Nisan 27, 2007

AbAnT GeZiSi!!














geçtiğimiz pazar en güzel pazarlarımlardan biriydi.hafta sonu ewde tembellik yapmaktan dışarı çıkamaz olmuştum.hacettepeli arkadaşlar saolsunlar böyle güzel bi gezi düzenlemeye karar vermişler.başta gitmek istemiyodum yine ewde tv karşısında uyurum diodum ama ablamın ısrarlarına dayanamadım.iyiki de gitmişim diorum.harika bi geziydi diyebilirm.gölün etrafını turlamamız ne kadar yorucu olsada ayrı bi tadı vardı.o yorgunluğun üzerine yediğim sucuk mangalının tadını başka hiç bi yerde bulamam.neyse artık gelecek gezileri iple çekiyorum.







Perşembe, Nisan 26, 2007

:D

...>YeNi İLeTi...

Bugün her zamankinden farklı olarak ewe erkenden gelmeye karar verdim ve her zaman olduğu gibi bilgisayarın başına tünedim.Boş yere okula gitmişim diye diye bütün gün kendimi yedim durdum.bir saat ders için sabahın kör bi vaktinden sıcacık aynı zaman da da yumuşacık yatağımı bıraktım ve düştüm gölbaşı yollarına.sanki çok önemli bir dersmiş gibi hiç devamsızlık yapmadan gitmişim ya bu derse hala kendime inanamıyorum.neyse gittik işte okula(ben bi yandan homurdanarak) o abuk dersin bitmesini bekledim o bir saat bu kadar mı uzun gelir insana bana bi gün boyunca aynı dersi işlemişiz gibi geldi.bi ara bayılma numarası yapıp kurtulsam gibi saçma düşüncelere de kapılmadım deil:)neyse efem bugün bu kadar gevezelik yeter.

Salı, Nisan 24, 2007

ay bayıldım ne ilginç gözüküo

nette buldum bu resmi çok hoşuma gitti ya:D










YALNIZLIĞIM



Çok yalnızım şu hayatta...
Okyanusun ortasında kalmış küçük bir balıkçı teknesi gibi
Yalnız, kimsesiz, çaresiz...
Ne kimsenin ulaşacağı kadar
Ne de kimsenin göreceği kadar yakınım hayata, insanlara...
Herşeyden o kadar yoksun kalmışım ki
Artık okyanus değilde yalnızlık boğmaya başlamış beni..

Elimi uzatıyorum, uzatıyorum, uzatıyorum...
Hiç bir el dokunmuyor parmak uçlarıma
Hiç kimse gelmiyor yanıma
Ne tutan var elimi
Ne de dönüp bakan
O kadar uzaktayım ki beni görenler
Sadece büyük gemiler
Onlarsa aldırmıyorlar bile halime
Yalnızlığıma, çaresizliğime
Hatta gülüyorlar bile
Ne kadar küçük, yalnız diyorlar
Bense hiç bir şey yapamıyorum
Sessiz sessiz ağlıyorum
Ve bekliyorum elimi tutacak birini
Mutlaka gelecek diyorum
Bekliyorum, bekliyorum, bekliyorum...
Sadece bekliyorum..
Yavaş yavaş kayboluyorum kendi karanlığımda
Sessiz çığlıklar savuruyorum gökyüzüne
Ağlıyorum kocaman okyanusu kıskanır gibi
Bende varım diyorum burada
Beni de gör bana da bak diyorum
Ama o
Aldırmıyor bile
Gülüyor...ve yavaş yavaş terkediyor beni
Bırakıyor beni koyu yalnızlığımla
Karanlığımla..

Yavaş yavaş kayboluyorum...
Yok oluyorum
Ve ÖLÜYORUM...
ÖLÜYORUMM...


(by ginger)

Cumartesi, Nisan 07, 2007



Çikolatalı Kek


İçindekiler:


1 paket çikolatalı kek miksi
1 paket hazır çikolatalı puding
1 kutu krema
3 yumurta
1/3 fincan bitkisel yağ
½ fincan kahve likörü
2 fincan çikolata parçası


Hazırlanışı:
Fırını 350 dereceye kadar önceden ısıtın. 10 inçlik kek kalıbını yağlayıp unlayın. Büyük bir kasede kek miksi, pudingi, kremayı, yumurtaları, yağ ve kahve likörünü karıştırın. Malzemeler iyice karışana dek çırpın. Çikolataları karışımın içine kırın. Karışımı kalıba dökün. Önceden ısınmış fırında 1 saat kadar ya da kek hafif kabarana kadar pişirin. On dakika kek kalıbında soğutun sonra çevirip çıkartın ve iyice soğutun.

....~~İsminizin Anlamı Ne Acaba~~....

A : Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.


B : Ön sezileri kuvvetli kişiliği temsil eder. En olumsuz olaylarda dahi umutlarını yitirmeyen kişiliktir, aynı zamanda.


C : Güzel sanatlara yatkınlığı temsil eden duygusal kişiliği ifade eder.


Ç : Zevk ve sefa düşkünü kişiliği ifade eder.


D : Üstün gücü temsil eder, hırslı ve zorluklara direnen kişiliği ifade eder.


E : ruhsal karışıklığı temsil eder, yani üzüntü ve sevinci birarada yaşayan ve ruhsal gel-gitleri olan kişiliği ifade eder.


F : Sakinliği temsil eder, uysal ve güvenilir kişiliğin işaretçisidir.


G : İnatçı kişilik, gerginlik ve üstün güçlere sahip olma arzusunu ifade eder.


H : Sakin ve durağan bir kişiliği ifade eder.


I,İ : Hassas, duygusal ve kırılgan bir kişiliği temsil eder.


J : Kaprisli ve kıskanç kişilik belirtisidir.


K : Başarılı, ünvan sahibi ve daima yükselen bir kişiliği ifade eder.


L : Sanatsal yönleri olan kabiliyetli kişilik ifadesidir.


M : Ticarete yatkınlık ve yüksek zeka seviyeli kişiliği ifade eder.


N : Üstün güçlere sahip, sağduyulu kişiliği ifade eder.


O,Ö : Gizemli kişilik sahibidir. Gizliliği sever ve duygularını açığa vurmaktan kaçınan tiplerdir.

P : Kendinden emin kişilik, girdikleri ortamda kendine güvenli tavırlarıyla dikkat çekerler.


R : Tereddütlü kişilik demektir, karar vermede zorlanmalar yaşarlar.


S,Ş : Hayalperestliği sembolize eder. Aşırı hayal kuran kişilik.


T : Oldukça ketum tavırlı ve duygularını karşısındakine açmayı zor başarabilen kişiliği temsil eder.


U,Ü : Durgun görünümlü, çok ağır hareket eden, işlerini ağırdan alan bir profil çizen kişilik.


V : Kendi içine dönük, umursamaz bir kişiliği ifade eder, bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle hareket eden kişilik örneği.


Y : Geçmişteki izleri, üzüntü ve diğer olayları sürekli yaşarlar, geçmişlerini asla unutmazlar ve güçlü bir kişilik yapısı gösterirler.


Z : Bilimsel açıdan başarılı, okumayı seven, akademik anlamda başarılı kişilik ifadesidir.

Cuma, Mart 30, 2007

...

okul okul okul...
yine okulda boş bi vaktimi nette oyalanarak geçiriyorum.ders çalışması gereken bi insan olarak böle yapmam çok kötü bişi(:P) ama kim takar vizelerii..okul işte biter bi gün.

Cuma, Mart 09, 2007

:D


yeni ileti!


bundan sonra işinize yarayabilecek şeyleri de bulabileceğinis bişiler de eklemeyi düşünüyorumm.ödevlerim de buna dahil olabilir..ama önce biraz düzenleme yapmak lazım deilmi.

Cumartesi, Ocak 20, 2007

waa waa waaa.....:D


blog olayına bi de bis girelim dedik vee vee dün bu işe el atmış bulunmaktayım.ben öle herkes gibi bilgi vermek falan filan gibi şeyler yapmıcam baştan söleyim..bolca geyik olur benim olduğum yerde..sonra ammada geyik yapıo demesin kimse.ee şimdilik bu kadar gerisi gelcek inş.byess byess


Archive